Orta Asya’daki Türk Üniversiteleri I – Manas Üniversitesi -

Prof. Dr. Sebahattin Balcı – Rektör V., 24 Temmuz 2010.

Orta Asya’daki Türk Üniversiteleri I – Manas Üniversitesi

Orta Asya’daki Türk Üniversiteleri I – Manas Üniversitesi, (Prof. Dr. Sebahattin Balcı – Rektör V.), 24 Temmuz 2010.

Dr. Fahri SOLAK: Hocam hoş geldiniz. Üniversiteyle ilgili sorulara geçmeden önce, malum son aylarda Kırgızistan’da birtakım sosyal, siyasi olaylar yaşandı. Ülkede son durum nedir? Dün itibarıyla geldiniz, en sıcak bilgi sizde. Olaylar yatıştı mı, siyasi toplumsal istikrar sağlandı mı?

Prof. Dr. Sabahattin BALCI: Hoş bulduk. Öncelikle teşekkür ediyorum bana bu fırsatı verdiğiniz için.

Evet, Kırgızistan’dan dün geldim. Müessif birtakım olaylar yaşandı, hepimizin malumu. Trajik birtakım acılar çekildiğini, maalesef bütün kalbimizi yaralayan olayların olduğunu da herkes biliyor. Ancak yaşanan olayları zaman içerisinde toplumun aklıselimle değerlendirdiğini ve ülkenin süratle normale gittiğini buradan açık yüreklilikle sizin aracılığınızda Türk ve dünya kamuoyuna duyurmak isterim. Özellikle Kırgız toplumu bütün toplumlarda olduğu gibi aklıselim sahibi olduğunu en son yapılan referandumda kesin ve net bir şekilde göstermiştir. Referandum tamamen toplumun kendi öz iradesiyle katıldığı, bir baskı yaşamadan ve ülkenin geleceğine Kırgız toplumunun sahip çıktığını gösterdiği çok iyi bir sonucu dünyaya duyurmuştur. Bu referandum esas itibarıyla yaklaşık % 70 bir katılım ve katılanların % 90’ıyla gerçekleştirilmiş ve anayasal zemine ülkeyi taşımıştır.

F. S.: Böylece bir hukuki meşruiyet zeminine oturmuş oldu yeni düzenleme?

S. B.: Bu hükümet meşruiyet zeminine oturmuştur. Geçici hükümet artık ülkeyi seçime götüren bir meşru hükümet konumuna gelmiştir. Ülkenin bir cumhurbaşkanı vardır. Ve ülke bu yapı içerisinde siyasi anlamda bir istikrara doğru gitmektedir. Toplumsal istikrar da bu zemin üzerinde normalleşmeye ve iyileşmeye devam etmektedir.

F. S.: Peki bu yaşanan olaylar Kırgızistan’daki eğitim çalışmalarını, özel olarak da Manas Üniversitesi’ndeki eğitim çalışmalarını ne yönde etkiledi? Nisan’dan bu yana yaşanan olaylar Kırgızistan’da eğitim çalışmalarına ne yönde etki yaptı?

S. B.: Şimdi şunu söylemek isterim: Ben isyan olduğu gün Kırgız Milli Meclisi’ndeydim. İhtilali o saatte orada yaşayan insanım. 7 Nisan’da ben ordaydım. Şimdi yaşanan bu olaylar bir şeyi gösterdi; Evet pek çok maddi zarar meydana geldi. Özellikle büyük can kayıpları oldu. Bu herkesi çok üzdü. Toplumda büyük bir hayal kırıklığı ve üzüntü meydana getirdi. Ancak biz dedik ki, bu olaylardan Kırgız halkı bir sınav verdi. Bu sınav şuydu: Kırgız halkı Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi’ne her bakımdan değer verdiğini gösterdi. Ve hiçbir şekilde üniversitemizin bundan zarar görmediğini göstererek bizim Kırgızistan için ne kadar önemli olduğumuzu böyle zor bir zamanda sınavını vererek bütün herkese göstermiş oldu.

F. S.: Kırgızistan’da, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi’nin çok büyük bir yerleşkesi, kampüs alanı var. Kırgız halkı sahip çıktı ve eğitim faaliyetleri olumsuz etkilenmedi bu durumda?

S. B.: Bir gün bile eğitim faaliyetlerimiz aksamamıştır. Kampüslerimizde güvenlikle ilgili hiçbir sorunumuz olmamıştır. Yaşayan bir üniversite olarak faaliyetlerimizi sürdürdük. Akademik personelimizin, idari personelimizin, öğrencilerimizin hiçbir şekilde zarar görmediğini, ne maddi ne manevi olarak üniversitemizin bu yapı içerisinde bir sıkıntılı duruma düşmediğini açık bir şekilde ifade etmek isterim.

F. S.: Orta Asya Cumhuriyetleri bağımsızlıklarını yakın dönemde kazandılar biliyorsunuz. Bağımsızlık sonrasında yeni bir süreç başladı. Bu süreçte Orta Asya Cumhuriyetlerinde eğitim niye kilit bir roldedir ya da eğitimin önemi nedir?

S. B.: Teşekkür ediyorum bu soruyu sorduğunuz için.

Evet, bu cumhuriyetler esas itibarıyla bir büyük sistemin çözülmesiyle ortaya çıkmış Cumhuriyetlerdir. Ve aradan geçen 20 yıllık kısa bir süre içerisinde yeni bir dünyayla karşı karşıya kalmışlar. Bu yeni dünyada eski birikimleriyle ayakta durabilmek gibi çok ciddi bir sorunları da yaşamaktadırlar. Ama bir yeniden yapılanma ihtiyaçları da vardır bu anlam içerisinde. Ve bunu da yapacak olan şey, bu yeniden yapılandırma için; yeterli eğitimi almış, nitelikleri yüksek, dünyayı iyi algılayabilen bir insan gücüne sahip olmalarıdır.

Şimdi Sovyet sisteminin bakiyesinden kalan kadrolar, esas itibariyle ufuklarında yine Sovyet sistemini gören kadrolardır. Her ne kadar onların geçmişe ait devlet tecrübeleri, yönetim tecrübeleri, toplumun değişik taleplerine karşı hizmetleri olmuşsa da, yeni ortaya çıkan durumda bunlarla baş edebilmeleri konusunda tecrübe sorunları, yeniden yapılandırma sorunları yaşamaktadırlar. Bunu sağlayacak olan eğitim kurumları işte burada, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi çok kilit bir rol oynamaktadır. Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi esas itibarıyla bu yeniden yapılandırma süreciyle Kırgızistan’ın dünyayla entegrasyonunu sağlayacak olan üniversitedir. Üniversite platformunda ülkenin sadece eğitim alanındaki yeniden yapılandırması değil ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda da ülkenin yapılandırılması için gerekli olan bilgi ve birikimin, öncelikle Türkiye olmak üzere dünyanın diğer bölgelerinden aktarılması ve buna uygun insan gücünün yetiştirilmesi gibi bir görevi üstlenmiş durumdayız biz.

F. S.: Yani kuruluş amaçları arasında Kırgızistan’ın piyasa ekonomisine uyum sürecinde ihtiyaç duyacağı insan unsurunu en donanımlı bir şekilde yetiştirme amacı var değil mi? Onun dışında tabi büyük bir yatırım bu. Üniversitenin kuruluş ilkelerinden, misyonundan da biraz açarak söz eder misiniz?

S. B.: Tabi. Öncelikle şunu söylemek isterim ki üniversitemiz 15. yılındadır. Bu 15. yıl bizim için aslında bir 15 yılın nasıl yaşandığını gösteren bir çalışmayı da zorunlu kılmıştır. İnşallah ekim ayının ikinci yarısında 15. yıl ile ilgili olarak bütün bu çalışmalarımızı kamuoyuyla paylaşacağımız programımızı sizlerle de paylaşacağız.

F. S.: Tebrik ediyoruz bu vesileyle 15. yılınızı.

S. B.: Çok teşekkür ederim.

Üniversitemizin kuruluş amacı öncelikle Kırgızistan ve Türkiye olmak üzere Türk Cumhuriyetleri ve Akraba Topluluklardan ve bizim bulunduğumuz coğrafyadaki diğer ülkelerden gençleri bir araya getirerek, ortak kültür değerlerimizin etrafında onları yoğurup ortak bir Türklük bilinci içerisinde yetiştirip, ülkelerinin kalkınması ve gelişmesi için üstün vasıflı bireyler olarak yine onları ülkelerine kazandırmaktır. Biz bu çerçeve içerisinde sevgiyle, dayanışmayla, dostlukla ve kardeşlikle birbirine kenetlenmiş gençler yetiştirerek bu coğrafyada barışın, huzurun, güvenliğin ve istikrarın kalıcılığını sağlayacak olan bir yeni kadro temini için bu ülkede hizmet etmek gibi bir hedefi de tutturmuş durumdayız.

F. S.: Kaç ülkeden, kaç farklı ülkeden öğrenciniz var?

S. B.: Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi’nin 16 değişik Cumhuriyet veya bölgeden öğrencisi vardır. Türkiye bu üniversite içerisinde 400 civarında öğrencisiyle bulunuyor. Kırgızistan ise toplam öğrenciler içinde % 84’ünü oluşturuyor. Onun dışında Türk Cumhuriyetleri ve Akraba Topluluklardan da gelen öğrencilerle, buna ilaveten Rusya’dan ve Çin’den de öğrencilerimiz var. Hatta Kosova’dan bile öğrencimiz var. 16 Cumhuriyetten öğrencimiz var.

F. S.: Tabi Türkiye deyince bir hususun altını çizmek lazım: Türkiye’den liseyi bitiren öğrenci Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi’nde okumak için ÖYS sınavına giriyor değil mi? Kabul şartları, denklik durumu, diploma durumu… Bu konuları biraz açar mısınız?

S. B.: Şimdi Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi kuruluşu itibarıyla özel statüde bir üniversitedir. Ancak bir anlamda da bir Türkiye Cumhuriyeti üniversitesidir. Kırgız Cumhuriyeti Üniversitesi’dir.

Türkiye Cumhuriyeti’nden öğrenci kabul şartlarımız Türkiye’deki herhangi bir üniversitenin öğrenci kabul şartıyla aynısıdır. Yani öğrenciler yüksek öğretime geçiş sınavını ve yüksek öğretimdeki lisans yerleştirme sınavlarını almak ve buradan tercihlerini yaparak bizim üniversitemize gelme imkânına sahiptirler. Tabi burada “niçin gelsinler” de diyebilirsiniz. Evet, biz şunu söylüyoruz: Farklılıklarımızdan dolayı bize gelmelerini istiyoruz öğrencilerin.

F. S.: Nedir o farklılıklar?

S. B.: Şimdi şunu söyleyelim: Bizim kültür coğrafyamızda özellikle aşmış olduğumuz fakültemizle Türkiye’den gelen öğrencilere, kültür coğrafyamızın bütün zenginliklerini sunmak ve o zenginliklere kendilerini sahip kılmak gibi bir imkânı sunuyoruz. Diyelim ki Edebiyat Fakültemize gelen öğrenci elbette ki Türk Edebiyatı’nın Orta Asya birikimine sahip olmak gibi bir fırsata kavuşuyor. Onun yanında yine diyelim ki Doğu Dilleri’ne gelen öğrencilerimiz ki, biz Doğu Dilleri’nde özellikle Çince öğretimi yapıyoruz. Bu programa sadece Türkiye’den öğrenci alıyoruz. 25 kontenjanımız var, sadece Türkiye’ye açtık bu kontenjan. Neden derseniz: Türkiye’nin yeniden dünyayla olan ilişkilerini düzenlediği şu süreçte Çin’le olan bağlantılarında Türkiye Çince’yi iyi bilen yetişmiş insanlara ihtiyaç duymaktadır. Biz biliyoruz ki Türkiye’de Çince eğitimde de çok ciddi sorunlar vardır. Biz şu anda Çin sınırında bütün bu imkânlara sahip olan bir üniversiteyiz. Gençlere bu imkânı sunuyoruz. Gelin Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi’nde Çince eğitiminizi alın, yaşayarak bu dili öğrenin. Çünkü bizim Çin’deki Urumçi Üniversitesi ile ikili işbirliğimiz var. Öğrencilerin alacağı eğitimde bizzat Urumçi Üniversitesi’ne gidip, bir sömestre, bir yıl gibi, fiilen yaşamak ve o dilin pratiğini yaparak öğrenme imkânı vardır. Malumunuz Çince kolay öğrenilmiyor. Dört sene lazımdır Çince’yi tam öğrenebilmek için.

F. S.: Efendim çok ilginç ve zaten Kırgızistan sizin de ifade ettiğiniz gibi Çin sınırında bir ülke. Bin kilometreye yakın bir sınırı olan ülke. Çin’in Doğu Türkistan bölgesiyle sınır. Bununla yetinmeyip çok sayıda Çinli’nin Kırgızistan’da olduğunu da biliyoruz. Fakat siz bununla yetinmeyip üniversiteler arası işbirliği ile öğrenci değişimine gideceksiniz değil mi? Öğrenciler yerinde öğrenerek, sahada yaşayarak dili öğrenecekler.

S. B.: Dili bizzat yaşayarak öğrenme imkânına sahip olacaklar.

F. S.: Zaten Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi’nde okuyarak Rusça öğrenmiş oluyorlar. Eğitim dili resmi olarak nedir?

S. B.: Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi’nin resmi olarak eğitim dili Türkiye Türkçesi ve Kırgız Türkçesidir.

F. S.: Bu da kendine özgünlük mü katmaktadır? Çünkü başka ülkelerin başka üniversitelerin eğitim dilinin İngilizce olduğunu, Rusça olduğunu görüyoruz. Manas’a has bir durum değil mi?

S. B.: Evet, Manas’a has bir durumdur. Kırgızistan’da Kırgız üniversitelerinde de eğitim dili esas itibarıyla çoğunlukla Rusçadır. Onun yanında İngilizce eğitim veren diğer özel statülü üniversiteler de vardır.

Biz, üniversitemizde Kırgız Türkçesiyle, Türkiye Türkçesini seçmemizin sebebi şudur: Malumunuz bu yeniden yapılanma sürecinde Kırgızistan’da Kırgız Türkçesinin kullanım oranı çok düşük. Ve dilin esas itibarıyla yeniden doğmasını sağlamak üzere üniversitemiz bu misyonu üstlenmiştir. Ve bugün Kırgızistan’da devlet dili olarak Kırgızca, Kırgız Türkçesi kullanılıyorsa Manas Üniversitesi’nin büyük katkılarıyla bu yapılmaktadır. Bugün Kırgızistan’da Kırgız Türkçesiyle bilimsel kitaplar yayımlanıyorsa bu Manas Üniversitesi’nin sağlamış olduğu büyük bir gelişmedir. Tabi, bir diğer misyonumuz da Türkiye Türkçesinin kültür coğrafyamızda yaygınlaşmasını sağlamaktır. Türk birliğinin, Türkiye Türkçesinin bu bölgelerde etkin kullanılabilmesi bakımından son derece önemi vardır. Biz üniversite olarak bunu teminen, gerek üniversitedeki eğitim dilimizle gerekse topluma yönelik Türkçe kurslarımızla bunu temin etmek gibi bir görevi üstlenmiş durumdayız. Bunda da çok başarılı olduğumuzu söylemek isterim.

F. S.: Hocam şimdi eğitime dönük hususlara değindiniz. Bir öğrenci Manas Üniversitesi’ni tercih ederse bu tür imkânları elde edecek dediniz.

S. B.: Çok daha fazlası var.

F. S.: Onlara değinebiliriz. Yani öğrenci bugün Kırgızistan’a gelince barınma imkânları, burs imkânları, eğitim alt yapısı, kampüsü vb. Yani üniversite öğrencilere başka ne tür imkânlar sunmaktadır?

S. B.: Öncelikle şunu söylemek isterim ki bizim üniversitemiz ücretsiz üniversitedir. Türkiye’de de böyle, devlet üniversitelerinde belli bir ücret öğrenciler öder. Ama bizim üniversitemizde “ücretsiz üniversite” statüsü vardır. İkincisi Türkiye’den gelen öğrencilerimizde dahil olmak üzere öğrencilerimize burs sunma imkânımız vardır ve bu burs başarılıyla orantılı olmak üzere yükselmektedir. Fakat diğer bir özelliğimiz, biz Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversite’si olarak Orta Asya’daki yegâne kampüs üniversitesiyiz. Kampüs üniversitesi, gençlerimizin esas itibarıyla üniversite hayallerindeki modeldir. Çünkü burada sadece birtakım bilgileri veya birtakım becerileri kazanmakla kalmayacaklar ona ilaveten üniversitede fiilen sosyal, kültürel ve sanatsal, sportif anlamda yaşayarak kendilerini keşfedecekleri ve o vesileyle kendilerinde bulunan cevheri inşa edecekleri bir hayata kavuşacaklardır. Bu hayat barış içinde bir hayattır. Huzur ikliminde bir hayattır. Bu hayat güvenli bir hayattır.

Biz onun için gençlerimizin bizim üniversitemizi tereddütsüz tercihlerini bekliyoruz. Ve diyoruz ki siz üniversitemizi tercih ettiğinizde haklı olduğunuzu gelince göreceksiniz.

Esasen kampüs üniversitesi bize eğitimi yapılan bir iş olmaktan çıkarıyor, yaşanan bir süreç haline getiriyor. Ve bu yaşanan süreçte gençler, birbirleriyle gerçek anlamda dostluk ve kardeşlik kurabiliyorlar. Birbirleriyle en üst düzeyde yararlanabilip kendilerini destekleme imkânlarını bulabiliyorlar. Öğretim kadromuzla ya da kendilerine hizmet eden kadroyla tam bir işbirliği içerisinde olabiliyorlar. Ve bir öğrenci merkezli eğitimin etkili olarak yaşandığı bir ortama kavuşuyorlar.

Tabi bir de burada Kırgızistan’a has pek çok şeyi de kampüs ortamında öğrenme imkânına sahip oluyorlar. Kırgızistan’a ait kültürel değerler, sosyal değerler, onun yanında sanatsal değerler… Biliyorsunuz siz de o bölgede çok bulundunuz ve hâlen Kırgızistan’da çok derin izleriniz ve çok etkili hizmetleriniz anlatılıyor. Gençler bu Kırgızistan’ın esas itibarıyla Orta Asya’nın tam merkezinde ve Türklüğünde köklerine, canlı olarak yaşandığı yerde bütün bu farklılıkları elde etmek imkânına sahip olacaklardır. Sanatsal anlamda da çok ciddi bir birikim var. Bundan da yararlanma imkânına sahip olacak gençlerimiz.

F. S.: Hocam peki Manas Üniversitesi’nin eğitim kadrosuna gelelim istiyorum. Akademik ve idari kadronun özellikleri nelerdir, ülkelere göre dağılımı nasıldır? Yani farklı ülkelerden hoca kadrosu olduğunu ve takviye edildiğini biliyoruz. Yurtdışında okumuş, Türkiye’de okumuş, Kırgızistan’da okumuş vb. Akademik kadronun niteliğiyle ilgili bilgi verir misiniz?

S. B.: Memnuniyetle. Tabi ona geçmeden hemen şunu söyleyelim. Öğrencilerimiz, gençler, bizi düşünenler, aileler bizim web sitemizi ziyaret ettikleri zaman görecekler ki orada Uluslararası Üniversite Sınıflandırma Birliği tarafından yapılan bir çalışmada Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi’nin açık ara Kırgızistan’da bir numara olduğu tespit edilmiş bir durumdadır. Bu bize şunu söylüyor: Kırgızistan’ın en itibarlı ve kalitesiyle tescilli bir üniversitesine geleceklerdir, geldiklerinde.

F. S.: Bu uluslararası bir tasnif değil mi?

S. B.: Uluslararası bir tasniftir. Burada biz net olarak pozisyonumuzu belirlemiş durumdayız. Tabi bu tasnifte Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi aslında dünya sırlamasında da belli bir yere sahiptir. O da ziyaret edildiği zaman görülecektir orada. Bu nasıl sağlanmıştır?: Çünkü o tasnifi yapanlar gerçekten objektif ve anlaşılabilir kriterlerle bu uygulamayı yapıyorlar. Birincisi şudur: Sistem olarak bir üniversite iyi işliyor mu? Bu tasnifte bu önemli bir parametredir. Çok geçerli bir not almıştır. İkincisi; öğretim programları çağdaş mıdır ve dünyayla akredite olabilecek nitelikleri taşımakta mıdır? Bunda da geçerli not alınmıştır. Üçüncüsü; öğretim programlarını yürütecek akademik kadronuz var mıdır? Evet, bu açıdan baktığınız zaman biz Türkiye Cumhuriyeti’nin bize sağlamış olduğu öğretim elemanı kaynaklarından yararlanarak her yıl Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi’ne Türkiye’den öğretim elemanlarımızı götürüyoruz üç yıla kadar kendilerini üniversitemize hizmet etmelerini imkân veriyoruz.

F. S.: Bu özel bir düzenlemeyle sağlandı değil mi hocam? İlgili kanunda üç yıla kadar görev yapma imkânı sağlandı Türk Cumhuriyetlerinde.

S. B.: Evet, değişiklik yapılarak bu imkân sağlandı. Ve böylece biz Türkiye’den alanında kendini ispatlamış ve bizim üniversitemizdeki misyonu daha ileri götürecek olan değerli hocalarımızı üniversitemize götürme imkânına sahibiz. Nitekim bu sene 37 hocamızı Türkiye’den davet etmiş durumdayız. Kendilerinin arzusu üzerine de işlemlerini başlatmış durumdayız.

F. S.: Toplam kaç öğretim üyesi var, 37 sayısının toplam içindeki yerini görmek açısından?

S. B.: Şöyle söylemek isterim: Biz 500’ü aşkın öğretim üyesine sahibiz. Bunlar tam zamanlı, yarı zamanlı ve ders saati başına ücretli olarak tasnif edilebilirler. Bunlar içerisinde Kırgızistan vatandaşı olanların sayısı 300 civarındadır. Bu öğretim üyeleri Kırgızistan’ın herkes tarafından kabul edilen, üstün vasıflı öğretim elemanlarıdır.

Ben daha bundan bir hafta evvel Sayın Cumhurbaşkanı Roza Otunbayeva’yı ziyaret ettim. Üniversitemizle ilgili bilgi sundum. Ve üniversitemizin Kırgızistan için bundan sonra neler yapabileceği konusunda da kendisine üniversitemizin vizyonunu takdim ettim. Kendisi üniversitemizden bugüne kadar ki hizmetlerinden sitayişle bahsedip, üniversitemizin bundan sonraki hizmetlerini yürütürken daima üniversitemizle tam bir dayanışma içinde olacaklarını ifade ettikten sonra “siz zaten Kırgızistan’ın en nitelikli hocalarını almış ve üniversitenizde toplamış durumundasınız” diyerek, bizzat cumhurbaşkanınca ifade edilen bir cümledir bu.

Tabi, onun yanında bununla da yetinmiyoruz biz. Bulunduğumuz coğrafyadaki yine ihtiyaçlarımız çerçevesinde nitelikleri yüksek öğretim elemanlarını toplayıp getiriyoruz. Bizde bugün Rusya’dan da öğretim üyeleri vardır, Çin’den de öğretim üyeleri vardır. Özellikle biraz önce söylemiş olduğum Rusça öğretiminde, Çince öğretiminde, bizzat yerindeki o ana dili kullanan hocalarla o dili öğretmek gibi bir yolu takip ediyoruz. Ve başarımızı böylece sağlamış oluyoruz.

F. S.: 500 öğretim elemanından söz ettiniz. Öğrenci sayısı toplam 3 bin civarındaysa öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı hayli kaliteli bir düzeyde gözüküyor. Yani o da böyle uluslararası bir ödülü ya da birincilik sırası almanızda temel belirleyicileri arasındadır, değil mi?

S. B.: Elbette. Bir rakam da odur. Öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısıdır bu. Biz tabi ki -demin dediğim klasik anlamda sınıflandırmaya baktığımız zaman tam zamanlı, yarı zamanlı ders vermesi gibi- ortalama baktığımız zaman, sekiz öğrenciye bir hoca düşmektedir.

F. S.: Bu Avrupa standartlarının neredeyse üstünde diyeceğiz.

S. B.: Evet, üstündedir ve buradaki yaklaşım ise tamamen öğrenciye öğretim üyemizin kendi kariyer planlamasını yapacak şekilde rehberlik yapmak, yol göstermek, merkezde öğrenciyi tutarak onun öğrenmesini desteklemek şeklindedir. Manas Üniversitesi’ndeki eğitim-öğretimde bir felsefe değişikliği yapılmıştır. “Öğretmek değil”. Bugün esas önemli olan şey “öğrenmek”tir. Manas Üniversitesi öğrencilerini öğrenmeye teşvik etmekte ve kendi kariyerleri için neyi daha anlamlı ve önemli buluyorsa onu destekleyecek eğitim programları geliştirerek öğrencilerine bir gelecek hazırlamaya çalışmaktadır. Biliyorsunuz öğretmekte “-ettirmek” vardır. Ve bu sınırlı olur. Ne kadar çalışırsanız çalışın bir sınırda bu kalır. Öğrenmekte ise bir sınırsızlık vardır.

F. S.: 300 hocanın Kırgızistan vatandaşı olduğunu belirttiniz. Bunlar içerisinde Manas Üniversitesi’nin kendi mezunu var mı? Yani geri besleme başladı mı? Kendi mezunu hoca olma seviyesine gelmiş midir?

S. B.: Başlamıştır. Manas Üniversitesi bir anlamda öğretim üyesi yetiştirme konusunda da bir sistemi şu anda işletmeyi başarmıştır. Manas Üniversitesi’nden mezun olan gençler lisansüstü eğitimlerinin belli bir bölümünü Manas Üniversitesi’nde veya tamamını Türkiye’de ve başka ülkelerde alarak, doktoralarını tamamlayıp şimdi Manas Üniversitesi’ne dönmeye başlamıştırlar.

Beş öğrencimiz doktoralarını tamamladı ve üniversitelerine döndüler ve görevlerini üstlendiler. Ama halen Türkiye’de 17 öğrencimiz var doktora programlarında. Bunlarla da yakın ilgileniyoruz, takip ediyoruz ve süratle programlarını tamamlayıp üniversiteye dönmelerini temin için her türlü çabayı gösteriyoruz.

F. S.: Peki, tam bu noktaya gelmişken söz Manas Üniversitesi bugüne kadar kaç mezun vermiştir?

S. B.: Manas Üniversitesi bugüne kadar 2 bini aşkın mezun verdi. Bundan sonra bu mezun sayısı katlanarak yükselecektir. Çünkü malumunuz siz de takdir edersiniz ki kuruluş aşamasında belli bir süre geçmeden zaten mezun veremiyorsunuz. Belli bir büyüklüğe ulaşmadan da mezunlarınızın sayısını arttıramıyorsunuz.

Manas Üniversitesi 15. yılında 8 fakülte, 5 yüksek okul, 2 enstitüsüyle gerçekten orta büyüklüğün üstünde bir üniversite pozisyonuna ulaşmıştır. Ve 2010 itibarıyla Manas Üniversitesi 550 mezun vermiştir. Gelecek sene bu rakam 750’leri bulacaktır.

F. S.: Peki, hocam tabi hemen akla şu soru geliyor: Mezunların iş bulma imkânları nasıldır?

S. B.: Evet burada şunu söylemek isteriz ki, Manas Üniversitesi öğrencilerini sadece bulunduğu coğrafya için hazırlamak gibi bir kısıtlı imkânla baş başa bırakmamaktadır. Elbette ki Türkiye ve Kırgızistan’ın öncelikleri vardır. Ama biz mezunlarımızı dünyanın her yerinde istihdam edilebilirlik özelliği üzerine yetiştiriyoruz. İş arayan değil, ya işini kuran ya da iş için aranan gençler yetiştirmek gibi bir ciddi idealimiz ve iddiamız var.

Bu noktadan baktığınız zaman şu anda Türkiye başta olmak üzere Avustralya’ya kadar giden çizgide yedi ülkede bizim mezunlarımız gayet iyi pozisyonlarda çalışmaktadır. Kırgızistan’da ise öğrencilerimiz, gerek kamu gerek özel sektörde vasıfları itibarıyla aranan gençler olarak tercih edilmektedirler.

Her yıl kariyer günleri yapıyoruz. Bu kariyer günlerinde bütün özel ve kamu kesimin temsilcilerini davet ediyoruz. 2010 kariyer günümüzde gelen temsilciler açıklıkla şunu ifade ettiler. Biz elimizdeki istihdam politikalarını öncelikle Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi mezunları ile değerlendirmek gibi bir tercihimiz var.

F. S.: Kırgızistan’daki iş adamları açısından da önemli bir kaynak olmalı… Çünkü yerel bir dil bilen, uluslararası bir dil bilen ama Türkçeyi de bilen elemanları Manas Üniversitesi’nden temin etme imkânı, oradaki Türk iş adamlarının da işini kolaylaştırdığını kolaylıkla söyleyebiliriz değil mi?

S. B.: Çok doğru. Bizim üniversitemiz bir kere Türkçeyi, Kırgız Türkçesini çok iyi konuşan gençler olmaktan öte, bir kere Rusçayı öğrenme imkânına sahipler, Çinceyi öğrenme imkânına sahipler, İngilizceyi de öğrenme imkânına sahipler. Eğer bir öğrenci üniversitemizdeki 5 yılını -çünkü bizde bir hazırlık sınıfı var önce, sonra 4 yıl eğitim görüyorlar- bu 5 yılını dikkatli bir şekilde planlarsa en az 4 dil öğrenerek bu üniversiteden mezun olabilirler. Tabi bu Kırgızistan’daki iş adamlarımız için bulunmaz bir nimettir. Esasında iş adamlarının sermayeden çok ihtiyaç duyduğu şey nitelikli insan gücüdür. Ben Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi’nde 6 ay oldu göreve başlayalı. Gider gitmez hemen ikinci günü Kırgız-Türk İş Adamları Derneği’ne bir toplantı yaptım. Ve dedim ki, üniversitemizin temel görevlerinden birisi de iş dünyasının desteklenmesi ve onların uluslararası rekabet edebilirlik gücünü arttıracak yönde, nitelikli insan yetiştirerek şekilde onlara katkıda bulunmak. Bilgimizi ve birikimimizi paylaşarak daha ileri noktalara ulaşabilmemiz için sizlerle beraber olmak. Yani topluma hizmet bizim için yükselen bir değerdir.

F. S.: Peki hocam bu nitelikli mezunlarınızla mezuniyet sonrası irtibat bir şekilde sürüyor mu? Mezunlar derneği olabilir, bilişim imkânlarını kullanarak olabilir…

S. B.: Var. Teşekkür ediyorum. Gerçekten ben hazırlasaydım bu akışı herhalde bundan daha iyi olmayacaktı.

Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Mezunlar ve Mensuplar Derneğimiz var. Mezunlarımız ve mensuplarımızı bir arada tutmak ve onları hali hazırda öğrencilerimizle daima iletişimde tutmak gibi bir çalışmamız var. Web sitemiz var. Web sitemizde şu anda 300’e yakın mezunumuz fiilen bir tanışma ve konuşma ortamına kavuşmuş durumdadırlar. Dünyanın her yerinden mezunlarımız buraya ulaşmakta ve buraya üye olmaktadırlar. Bunu daha da geliştirerek bu ağı daha da ilerletiyoruz. Ve onlardan şöyle bir geri besleme de yapıyoruz. “Bulunduğunuz pozisyonda üniversitenizden almış olduğunuz eğitimin sizin için ne kadar yeterli olduğunu ve bundan sonrası için acaba nasıl takviye edebileceğinizi bize bildirin?”

F. S.: Müessesenin geleceğine dönük planlamalarda mezunlardan aldığınız verileri de dikkate alıyorsunuz.

S. B.: Çok önemli bu. Çünkü yeni mezunları da hali hazırdaki mezunları da gelecek için hazırlamak bizim görevimiz. Bir kere mezun etmek değil. Kaderi bir defa bağlananların bir ömür boyu beraber olması gerekiyor. Üniversite kaderi bağlananların yeridir aslında.

F. S.: Ne güzel söylediniz hocam. Tabi üniversite, lisans eğitimi dediğiniz gibi herkesin hayatında derin izler bırakan bir dönemi oluşturuyor. Üniversitede tabi sadece lisans eğitimleri yapılmıyor, lisansüstü eğitimler de yapılıyor. Ayrıca bir üniversite sadece öğrenci yetiştiren bir kurum değil, aynı zamanda araştırmalar da yapan bir kurum. Manas Üniversitesi’nin lisansüstü çalışmaları, master, doktora çalışmaları hangi alanlara yoğunlaşıyor? Ve Orta Asya’ya dönük, Kırgızistan’a dönük edebiyatı, kültürü, sosyolojisi vd. araştırma faaliyetleri hakkında bilgi verebilir misiniz?

S. B.: Tabi ki üniversitenin eğitim-öğretimin yanında araştırma, geliştirme faaliyetleri de çok önemlidir. Bu çalışmalarda temel koordinasyonunu yapmış olduğumuz birimlerimiz enstitülerimizdir. Sosyal Bilimler Enstitümüzde özellikle Türk Dili Edebiyatı ve Sosyoloji alanında çok ciddi çalışmalar yapılmakta ve bu uluslararası tanınan dergilerde de yayınlanarak bütün bilim dünyasıyla da paylaşılmaktadır.

Bununla da yetinilmemekte her yıl bu alanlarda en az bir uluslararası sempozyum düzenlenerek bu birikim bilim dünyasının istifadesine de sunulmaktadır. Tabi bu arada bilim dünyasından insanları Kırgızistan’a getirerek üniversitemizin dinamizmini, enerjisini, çalışma ve üretme kapasitesini görerek onlarla ortak proje üretme konusunda da yeniden bir ortam bulmak gibi bir çalışmalar da yapmaktayız.

Hemen söylersem bu sosyoloji alanında bu ekim ayında yine çok ciddi bir kongremiz var. Türk Dünyası Sosyologlar Birliği’nin düzenlemiş olduğu kongre üçüncüsü itibarıyla ekim ayı içerisinde bizim üniversitemizin ev sahipliği ile icra edilecektir. Bu kongreye şu anda 300’e yakın bilim adamı dünyanın çok çeşitli ülkelerinden katılmak üzere başvurularını yapmıştır. Ve çok yararlı bir kongre olarak sonuç alacağımızı şimdiden görüyoruz.

F. S.: Şimdi bununla bağlantılı olarak devam edersek, bir eğitim-öğretim çalışması yapılıyor, araştırma-geliştirme çalışması yapılıyor ama üniversiteler toplumsal yapılar içerisinde önemli kurumlar ve Kırgız toplumuna yönelikte bazı çalışmalar; bazı insani, beşeri, kültürel çalışmaların yapıldığını biliyoruz. Kırgız toplumuna yönelik olarak da yapılan çalışmaları ve bunun katkılarını da paylaşır mısınız?

S. B.: Üniversitenin üçüncü temel görevi ve yükselen yıldızı da ‘topluma hizmet’ kısmıdır. Genel itibarıyla üniversitenin varlığının toplum tarafından anlaşılması için topluma hizmet çalışmaları çok önemlidir. Bu anlamda biz iş dünyasının desteklenmesi için hali hazırdaki iş dünyasındaki yönetici ve çalışanların niteliklerinin yükseltilmesine yönelik çalışmalar yapıyoruz. Kısa süreli kurslarla veya bizzat iş yerindeki uygulamalarda ortaya çıkacak sorunları çözecek çalışmalarla. En sonuncusunu Kırgız Genç İş Adamları Derneği eliyle yaptık. 30’a yakın genç iş adamı ve çalışanını yeni yapılanma çerçevesinde ekonomi ve girişimcilik konusunda bilgilendirdik ve geliştirme çalışması yürüttük.

Bunun yanında tabii ki yine sağlık alanında, turizm alanında, özellikle uluslararası kuruluşlarla işbirliği yaparak bu turizm potansiyelinin gelişmesi konusunda ciddi insan gücünü geliştirici ve ülkeyi dünyaya tanıtan çalışmalar yürütmekteyiz.

F. S.: Yani örgün eğitim faaliyetleri yanında yaygın eğitim faaliyetleri ve ilgili potansiyeli olan sektörlere dönük…

S. B.: Sadece bir kısıtlı alan değil burada. Şunu söylemek isterim ki, veterinerlikten, yani hayvan hastalıkları, gıda güvenliği ve bitki korumadan, ziraattın diğer alanlarına kadar toplumu geliştirmek, girişimciliği geliştirmek. Hatta şunu söyleyeyim ki, yönetim kadrolarını geliştirmek gibi çok geniş bir yelpazede çalışıyoruz. Bununla üniversitenin Kırgızistan’daki bütün yükselişlerin platformu haline getirilmesi gibi bir stratejimiz var. Yani biz toplum olarak Kırgızistan’da, üniversite toplumu olarak hayatının neresinde üniversitenin katkısı mümkünse bunu yapmaya çalışıyoruz. Kampüs üniversitesi deyip kampüse sıkışan üniversite değil.

F. S.: Çok teşekkür ediyorum hocam. Sizin aracılığınızla Kırgızistan’a ve Manas Üniversitesi’ne selamlarımızı iletiyoruz ve başarılar diliyoruz.

Bu videoyu indirmek için lütfen tıklayınız…